20 Nisan 2016 Çarşamba

J.A Redmerski - Sonszuluğun Kıyısında | Yorum | Kitap Gurmeleri ile Okuma Serüvenleri



      Merhabalar. :) Uzun bir süre sonra yepyeni bir kitap yorumuyla buradayım. :)

   Sonsuzluğun Kıyısında, Hiçliğin Kıyısında'nın devam kitabı ve ben bu kitabı epey bir süredir bekliyordum. Bir yıl rahat olmuştur diye tahmin ediyorum. Bu yüzden sevgili Ephesus Yayınları'na birazcık kızmış olsam da kendilerini affettirmeyi başardılar. Zira J.A Redmerski'nin yeni bir serisinin de kısa zaman içerisinde ülkemizde yayınlanacağını duyunca çok sevindim.

   Gelelim kitabımıza. Öncelikle kısaca konusundan bahsetmek istiyorum. Camryn Bennet ve Andrew Parrish yaşadıkları kötü bir tecrübeden sonra hayata tutunmuşlar ve bir mucize eseri eski mutluluklarına yeniden kavuşmuşlardı. Ancak ikinci kitapta yine her şey sarpa sarıyor ve bu güzel çiftimizin önüne türlü türlü engeller çıkıyor. Andrew ve Camryn'in ansızın başlarına gelen kötü bir olayla hayatları tepetaklak oluyor. Andrew, Camryn'e göre daha çok güçlü olsa da, Camryn bu acıyla başa çıkamıyor ve acısını yatıştırabilmek için istemeden de olsa kötü yollarla kendini iyileştirmeye çalışıyor. Tüm bu süreçte ise Andrew onun yanında olup, her şeyin eskisi gibi olması için elinden geleni yapıyor.

   Şimdi gelelim yorumuma... J.A Redmerski çok sevdiğim yazarlardan birisi oldu. Gerek anlatım tarzı, kaleminin naifliği ve karakterlerinin samimiyetiyle gönlümü kazandı. Serinin ilk kitabı Hiçliğin Kıyısında okuduğum en güzel kitaplardan birisi diyebilirim. Öyle ki, çoğu zaman yakınlarım benden kitap tavsiyesi istediğinde, Hiçliğin Kıyısında önerdiğim kitapların en başında yer almakta. Fakat aynı şeyi serinin ikinci kitabı, yani Sonszuluğun Kıyısında hakkında söyleyemeyeceğim maalesef ki...

   Aslında kitabı sevdim. Hiç sıkılmadan okudum ama bana sanki olaylar gereksiz yere fazla uzatılmış gibi geldi. Bana kalırsa seri olmasaymış, sadece Hiçliğin Kıyısında'yla tek bir kitap halinde kalsaymış da olurmuş. Yine de Andrew'la biraz daha zaman geçirmekten keyif aldım. Yazarın anlatım tarzı ve dilinin akıcılığı konunun klişeliğini ve bence gereksiz yere uzatılmış olmasını arka plana atıyor.

   Hani bazı kitaplar olur, belirli bir sayfaya kadar gelirsiniz de artık bitirsem de kurtulsam dersiniz ya, Sonssuzluğun Kıyısında durağan ilerlemesine rağmen hiç böyle değildi, ben bunu yazarın kendine has olan özgünlüğüne bağlıyorum. Ve bence bu bir kitapta dikkat edilmesi gereken çok önemli bir unsurdur.

   Kısacası Andrew ve Camryn'in yepyeni seyahatlerinde onlara eşlik etmekten keyif aldım. Kitaba çok çok bayıldığımı söyleyemeyeceğim. Ama bir şans verilebileceğini ve karakterleri özlediyseniz okunabileceğini düşünüyorum. Ayrıca son olarak belirtmek istiyorum ki, Hiçliğin Kıyısında'nın yeri bende bambaşka, belki de beklentiyi biraz fazla yüksek tutmamdan kaynaklanıyordur kitabı çok sevemem. Çünkü en az Hiçliğin Kıyısında kadar ayılıp bayılacağım bir kitap bekliyordum. :)





"Sen benim dünyamsın," diye fısıldadım, dudaklarım dudaklarına değerken. "Bunu sakın unutma."